Yaşasın. Ne kadar sönük oldu!
Bilmem.
Söyleyecek çok şeyim olunca öyle aval aval ekrana (veya kağıda) bakakalmak köklü bir huydur bende.
Bir başlasam içimden ...
İç demişken yakında içimden Edgar Allan ağacı çıkacak! (Ne güzel olurdu!)
Tutulmuş, büyülenmiş halde süzülüyorum ve tüm bunları ölü bir adam yapıyor...
- Aslında dünyada pek az şeyi canlılar yapıyor. Nerede okumuştum hatırlamıyorum;
dünyanın ölüler tarafından yönetildiğini söylemişti biri.
Biri de... herkes bir şey söylüyor sonuçta!
Bende de huy oldu bakın...
Odama giriyorum, kitaplığa bakıyorum. Karşımda direk Edgar Allan'ın resmi (İthaki Yayınları Bütün Hikayeler basımının sırtlarından parça parça bir Poe yüzü çıkıyor...). İçimden geliyor, selam veriyorum. "İyi akşamlar Poe!" -Keyfim yerindeyse ona Allan diyorum.- "Ah Virginia, sana da!" (Bu Virginia Woolf için). Süskind... Kafka! Lovecraft... Ne var London?
Böyle böyle dün gece bütün yazarların resmi geçidini yaptım kafamda.
Resmi geçit deyince aklıma Orhan Veli geliyor...
Aşk Resmi Geçidi
Birincisi o incecik, o dal gibi kiz,
Simdi galiba bir tüccar karisi.
Ne kadar sismanlamistir kim bilir.
Ama yinede de görmeyi çok isterim,
Kolay mi? ilk gözagrisi.
Ikincisi Münevver Abla, benden büyük
Yazıp yazıp bahçesine attigim mektuplari
Gülmekten katılırdı, okudukça.
Bense bugünmüş gibi utanırım
O mektuplari hatırladıkça.
............................çıkar
............................durduk mahallede
..........................................halde
...........................adlarımız yan yana yazılırdı duvarlara
.......................................yangın yerlerinde.
Dördüncüsü azgin bir kadin,
Açik saçik seyler anlatirdi bana.
Bir gün de önümde soyunuverdi
Yillar geçti aradan, unutamadim,
Kaç defa rüyama girdi.
Besinciyi geçip altinciya geldim
Onun adi da Nurünnisa.
Ah güzelim
Ah esmerim
Ah
Canimin içi Nurünnisa.
Yedincisi Aliye, kibar bir kadin
Ama ben pek varamadim tadina,
Bütün kibar kadinlar gibi,
Küpe fiyatina, kürk fiyatina.
Sekizincisi de o bokun soyu:
Sen elin karisinda namus ara,
Kendinde arandi mi, küplere bin.
Üstelik kendinde de
Yalanin düzenin bini bir para.
Ayten'di dokuzuncunun adi,
Barlarda göbek atar
Is baisnda sunun bunun esiri,
Ama bardan çikti mi,
Kiminle isterse onunla yatar.
Onuncusu akilli çikti
Birakti gitti beni.
Ama haksiz da degildi hani,
Sevismek zenginlerin harciymis
Issizlerin harciymis.
Iki gönül bir olunca
Samanlik seyranmis ama,
Iki çiplak da - olsa olsa -
Bir hamama yakisirmis.
Isine bagli bir kadindi on birinci.
Hos, olmasin da ne yapsin?
Bir zalimin yaninda gündelikçi;
Adi Luksandra
Gece odama gelir,
Sabaha kadar kalir.
Konyak içer, sarhos olur,
Sabahi da, isbasi yapardi safakla....
Gelelim sonuncuya.
Ona bağlandığım kadar
Hiçbirine bağlanmadım.
Sade kadın değil, insan.
Ne kibarlik budalasi,
Ne malda, mülkte gözü var.
Eşit olsak, der,
Hür olsak, der.
Insanlari sevmesini de bilir,
Yasamayi sevdiği kadar.
(Orhan Veli Kanık)
Çok gülümsetmişti beni, ilk okuduğumda... (Bir diş fırçasına sarılı bir kağıda yazıldığından bir kısmı eksiktir şiirin, okunamaz haldedir.)
Ben ki çok düşünmüştüm, bir kadın nasıl olmalı, diye...
Sonradan anlar gibi oldum cevabı, ama anlatamadım nedense.
Şimdi ne yeri ne zamanıdır bunu konuşmanın...
Birden aklıma geldi de...
Saçmalıklar da bırakmıyor peşimi!
Ah, duvardaki iz mi... Sümüklüböcekmiş!
Virginia Woolf okudukça, okudukça....
Çocuk hissediyorum kendimi. Yazdıklarım küçülüyor gözümde.
Nedense herkesten iyi anlıyormuşum gibi hissediyorum onu, kadın olduğu için. (Cinsimin yazma konusunda hep hep korkunç ıstıraplar içinde olduğu hissine kapılırım çünkü.) Dedim ya, şimdi vakti değil bunun.
Geçsin saçmalıklar, yeniden!
Kelimeler ve kelimeler ve bir daha!
Kuyu ve Sarkaç!
Belki de... Belki de..!
.