Aslında Saçmalık içinde yüzdüğümü söyleyebilirim. Tabi burada Saçmalık'ı neredeyse bir insan karakterinde almanız gerek, çünkü "Saçmalık" dediğimiz şey pekala bir insan ruhuna bürünebilir.
Neyse, bu çok saçma.
Aslında şu an onunla -Sayın Saçmalık ile- taş-kağıt-makas oynuyor bile sayılabilirim.
Ama neden hep TAŞ olmak zorundayım ve NEDEN o her zaman kağıt?
Kitabın arkasında yazıyor, "Virginia Woolf okumak, edebiyatı yeniden biçimlendirmektir" vs...
Virginia Woolf okumak -sizi bilemem ama- bir kadın için intihar etmektir. - Benim için pek farklı olduğunu söyleyemem.
Yazmak, diyorum; yazmak Tanrıya ihanet etmektir; ve okumak, ONU okumak, kendine ihanet etmektir.
Kelimeler hiç bu kadar ikiyüzlü olmadılar.
Kelimeler hiç bu kadar sıkıcı olmadılar.
Tüm Londra Kütüphanesi'ni baştan sona okumaya çalışan kadına ne demeli?
Peki ya Virginia'nın söylediği "hayatın amacı"na?
Hani işimize de gelmez miydi; evde otur, çocuk doğur, onu büyüt, kocanın yanında toplantılarda vs vs vs...
Hahhaay! Yaşımız geçti bizim Virginia!
Ne laf ama!
Bilmem hiç kendini öyle hissettin mi... Hissettin mi? Haydi, darılmak yok...
Aman be!
Bak! Bak ne diyor!
"Duygularını aşırılaştırma."
Poe olsaydı vs vs vs derdi buna!
Duygulardan başka şeyimiz varmış gibi...
Var olmadığınızı iddia edemez kimse!
Eğer Virginia, eğer bir erkek olsaydım; aman ne bileyim!
Yine de insanın bir kadın ölüsü olması güzel. Anlaşıldığım hissine kapılıyorum çünkü.
Tanrı aşkına Virginia, şu Perili Ev deliliği de nedir?
İngilizler mezarları severmiş...
Virginia! Bana da uğra bir gece.
"Sana tereyağı veririm.
Askerlerine yedirirsin."
Hahhaaay; Hitler misin sen!
Resim: Mari Merabi
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen blog veya yazı hakkında yorum yapın. Önerileriniz daha iyisine giden bir yol olacak...