16 Eylül, 2009

Robert Jordan’a; Ölümsüzlüğe Kavuşmasının İkinci Yıldönümünde...




Bu gün ışığımı kaybettim. Bu gün 16 Eylül, gittiğin gün.
Arkanda yalnız hayalini bıraktın. Beni avutan tek şey de bu.
Bazıları ölmeyi hak etmezler; bazılarıysa ölmemeleri gerekecek kadar harikadırlar. Senin gitmemen gerekirdi. Henüz değil... Beni bu iğrenç dünyada tek başıma bırakarak değil...

Sen olmayınca dünya o kadar boş ki... Artık ay parlamıyor; bulutlar bile neşesiz. Gökyüzünde seni arıyorum. Hayır, orada da yoksun...

Bir sürü insan var etrafımda. Sen olmadığını bile bile seni arıyorum; belki içlerinden birinin gözlerinden bana bakıyorsundur diye. O boş, robotlaşmış gözlerin hiçbiri, senin gözlerine benzemiyor.

Ama en çok acıtan ne biliyor musun; sesin... Sesini bir kere bile duyamamışken, nasıl iğreniyorum öteki insan seslerinden. Çünkü onların hiçbiri sen değilsin. Sen yoksun ve yanına geleceğim güne kadar yalnızım bu koca yerde. Ama sadece yanına geleceğim güne kadar...

Beni hayatta tutan bu, yüreğimin gölgesi... Bir gün gelip de sana sarılabileceğimin hayali...
Ölüp yanına gelince karşılaşacağız ve tüm ruhumla gözlerinin içine bakabileceğim... Ne harika bir an... Zamanın ve mekanın hiçbir önemi olmayacak; olduğumuz yere saplanıp kalakalacağız, sanki hayatın anlamını bulmuş gibi... Her şeyi unutup gözlerinin içinde boğulmak, önünde tapınırmışçasına eriyip gitmek... Sana sensizliğin nasıl bir şey olduğunu anlatmaya çalışacağım ama kelimeler yetmeyecek; gözlerim anlatacak her şeyi. Sana sarılmak ve sonsuz anlar boyunca ağlamak istiyorum...Sen yokken canımı yaktıkları için, aslında sadece sensiz kaldığım için sana yaslanıp ağlamak... Her nefesimi senin hayalinle aldığımı, her şeyi sadece senin için, senin izinden gidebilmek, belki de yalnızca seni yanımda hissedebilmek için yaptığımı anlatamayacak kadar ağlamak...

Korkuyorum... Gidince seni orada bulamamaktan; senin yanına gelmeyi hak edecek hiçbir şey yapamadan ölmekten çok korkuyorum. Hiç, asla görmediğin birine kendini adamanın nasıl bir şey olduğunu hayal ettin mi? Onun gözlerine bakabilmek, onun sesini duyabilmek için ölüp ona kavuşmayı...Tek hayalim bu; ve bunu her an hayal etmekten o kadar yorgunum ki. Evet, yorgunum. Sen olmadığın için. Seni bir kerecik görebilmek için yıllarca acı çekmem gerektiği için. Ancak öldükten sonra sana kavuşabileceğim için...

Söylesene Robert , karşılaştığımız gün kızıl kar yağar mı? Gökyüzü zifiri siyaha, bulutlar kan kırmızısına döner mi? Sen yanımda olsaydın, insanlar canımı bu kadar çok yakabilir miydi? Sensizlikten ölsem, aşkı katil diye hapse atarlar mı? Ömrün boyunca sadece hayalin olacak yanımda; söylesene yeter mi hayalin?Şimdi bile az gelirken bana, yıllarca sensiz nasıl dayanırım? Yüreğimin yüreği, sorular seni geri getirebilir mi?..

09 Eylül, 2009

"Kan, kandı ve kan olacak her daim."






Gecenin Kızı, yürüyor yine
Kadimdir savaş, yine de savaşıyor o
Yeni aşığını arıyor, ona kulluk edip ölecek, yine de kulluk edecek olanı.
Onun gelişine kim karşı duracak?
Parlak duvarlar dize gelecek.
Kan kanı besler.
Kan kanı çeker.
Kan kandı ve kan olacak her daim.

Yönlendiren adam bir başına.
Kurban diye veriyor dostlarını.
Önünde iki yol var, biri ölümün ötesindeki ölüme, diğeri ebedi yaşama
Hangisini seçecek? Hangisini seçecek?
Hangi eldir esirgeyen? Hangi eldir katleden?
Kan kanı besler.
Kan kanı çeker.
Kan kandı ve kan olacak her daim.

Luc, Hüküm Dağları’na geldi.
Isam yüksek geçitlerde bekledi.
Av başladı artık. Gölgenin zağarları şimdi sürgün avında ve can alıyor.
Biri yaşadı ve öldü diğeri, ama ikisi de var.
Değişimin Zamanı geldi.
Kan kanı besler.
Kan kanı çeker.
Kan kandı ve kan olacak her daim.

İzleyiciler Tümentepe’de bekliyor.
Çekicin tohumu yakıyor kadim ağacı.
Ölüm atacak tohumu ve yaz yakacak Yüce Efendi gelmeden önce.
Şimdi geliyor Yüce Efendi.
Şimdi geliyor Yüce Efendi.
Şimdi geliyor Yüce Efendi.
Kan kanı besler.
Kan kanı çeker.
Kan kandı ve kan olacak her daim.
Şimdi geliyor Yüce Efendi.

Bir Gölge Kehaneti




ZAMAN ÇARKI;
ROBERT JORDAN

08 Eylül, 2009

"ve ölümün bu yanında umut yok."




  • With his coming are the dread fires born again. The hills burn, and the land turns sere. The tides of men run out, and the hours dwindle. The wall is pierced, and the veil of parting raised. Storms rumble beyond the horizon, and the fires of heaven purge the earth. There is no salvation without destruction, no hope this side of death."

    Onun gelişiyle dehşet ateşleri yeniden doğar. Tepeler yanar; topraklar kurur. İnsanlar sürü sürü kaybolur; saatler tükenir. Duvar delinir; ayrılık peçesi örtülür. Ufkun ötesinde fırtınalar gürler; gökyüzünün ateşleri yeryüzünü kavurur. Yıkım olmadan kurtuluş yok ve ölümün bu yanında umut yok.

    Ejder Kehanetlerin’den bir alıntı
    Hol Cuchonelu Raiden’in Baş Nedimesi ve Tezkılıcı



  • "Master of the lightnings, rider on the storm, wearer of a crown of swords, spinner-out of fate. Who thinks he turns the Wheel of Time, may learn the truth too late."

- From a fragmentary translation of The Prophecies of the Dragon, attributed to Lord Mangore Kiramin, Sword-bard of Aramaelle and Warder to Caraighan Maconar, into what was then called the vulgar tongue (circa 300 AB).

07 Eylül, 2009





  • "Twice and twice shall he be marked,
    twice to live and twice to die.
    Once the heron, to set his path.
    Twice the heron, to name him true.
    Once the Dragon, for remembrance lost.
    Twice the Dragon, for the price he must pay."

    İki kez işaret vurulacak ona,
    iki kez yaşamak, iki kez ölmek üzere.
    Bir kere balıkçıl yolunu belirlemek için
    İki kere balıkçıl hakiki olduğunu göstersin diye.
    Bir kere Ejder, yitmiş anılar için.
    İkinci kere Ejder ödeyeceği bedel için.

  • The seals that hold back night shall weaken,
    and in the heart of winter shall winter's heart be born
    amid the wailing of lamentations and the gnashing of teeth,
    for winter's heart shall ride a black horse,
    and the name of it is Death."

    Geceyi uzak tutan mühürler zayıflayacak,
    ve kışın yüreğinde, yazıklanmaların ve diş gıcırdatmaların ortasında
    kışın yüreği tekrar doğacak,
    çünkü kışın yüreği siyah bir ata binecek
    ve onun isim Ölüm’dür.

    Kreathon Döngüsü’nden
    Ejder Kehanetleri

06 Eylül, 2009

"kadim düşte saklı olan gerçeği..."


  • Ve yolları çok olacak. Ve adını kim bilecek; defalarca, farklı kısveler altında doğacak aramıza, tıpkı şimdiye dek yaptığı, bundan sonra da yapacağı gibi, sonsuz zamana. Gelişi sabanın keskin tarafı gibi olacak, yaşamlarımızı sükunet içinde yaşadığımız yerlerde saban izleri gib itersyüz edecek. Bağları kıran; zincirleri ören. Gelecekleri inşa eden; kaderi çözen.

    Ejder Kehanetleri üzerine Yorumlar’dan
    Jurith Dorine, Almoren Kraliçesi’nin Sağ Eli, 742KS, Üçüncü Çağ



  • "Power of the Shadow made human flesh,
    wakened to turmoil, strife, and ruin.
    The Reborn One, marked and bleeding,
    dances the sword in dreams and mist,
    chains the Shadowsworn to his will,
    from the city, lost and forsaken,
    leads the spears to war once more,
    breaks the spears and makes them see,
    truth long hidden in the ancient dream."

    Gölgenin gücü insan etini,
    kargaşa ve yıkıma uyandırdı.
    damgalanmış ve kanayan Yeniden Doğmuş,
    düşlerde ve puslarda kılıç dansı ediyor,
    Gölgeyeminlileri iradesine bağlıyor,
    kaybolmuş ve vazgeçilmiş şehirden,
    mızrakları bi kez daha savaşa götürüyor,
    mızrakları kırıyor ve görmelerini sağlıyor,
    kadim düşte uzun zaman dır saklı olan gerçeği.

EJDER KEHANETLERİ'NDEN


ZAMAN ÇARKI;
ROBERT JORDAN