Pek çok insan denizin bir sesi olduğuna inanır. İnsanı alıp başka dünyalara götüren büyülü dalga seslerinden bahsederler, denizin dinlendirici uğultusundan… Ama bizi derinden etkileyen duyduklarımız değil, duymadıklarımızdır. Kıyıya çarpan dalgaların sesi değil, zihnimizin görünmez duvarlarına çarpan düşüncelerin sesidir denizin sesi. Denizin sesi, zihnimizdeki sessiz bir çığlıktır.
Hiç akşam üstü, deniz kıyısındaki bir tepeye oturup kararan havaya, batan güneşe aldırmadan denizi izlediniz mi? Daha sonra karanlık yas giysileri içinde zarifçe dalgalanan denizin üzerinden dünyaya göz kırpan yıldızları… Gecenin sessizliği içinde, sadece kıyıya değil, beyninizin derinliklerine de vuran dalgaları gözünüz dalarak izlediniz mi hiç? Denizin sesini duydunuz mu?
Yanıtınız evetse tekrar düşünün. Dalgaları gerçekten dinlediniz mi? Hayır; dalgaların kıyıyı temizlemesi gibi bu mükemmel manzara ruhunuzu temizlerken, dalga sesini duyamayacak kadar düşünceleriniz ve anılarınızla boğulmuş, benliğinizdeki boşlukla adeta uyuşmuş bir şekilde, öylece oturmaktı yaptığınız. Kendi kendinizi suçladığınız yarım kalmış anıların içinde uyuşmuş, oturup kalmıştınız…
Denizin sesi diye dinlediğiniz sesin, pişmanlıklarınızın ve keşkelerinizin sessiz bir çığlığı olduğunu anlayamayacak kadar dalgın, bütün yılların yorgunluğunu belki de ilk defa hissederek ve dünya sizde haykırma isteği uyandırmayacak kadar amaçsız geldiğinden sessiz bir çığlık atarak, göz yaşlarınızın farkında olmadan , bir oyuncak bebek gibi öylece yığılmış, denizi izliyordunuz. Zihninize vuran dalgalara ağlıyordunuz. Ağlayarak denizin sessizliğini dinliyordunuz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen blog veya yazı hakkında yorum yapın. Önerileriniz daha iyisine giden bir yol olacak...