Eski yazdıklarımı temize geçip avutuyorum kendimi. Oysa zorlasam yazarım, biliyorum. Ama korkuyorum. Zorlamam gereken şey titretiyor beni... Kendime niçin bu işkenceyi yapayım; unutulmak için çaba harcanmış bir şeyi (bir nesne- diyecek kadar basit olsa keşke) yeniden en ufak ayrıntısına kadar (ufak, minik, zevkten acı çektirecek kadar yoğun ayrıntılar...) hatırlama işkencesini?
Yazdıklarımda yalanın ötesinde yalanlar var.
Yazarların işi bazen ilüzyonistlerinkine benzer...
Bense artık kendimi kandıramıyorum.
Yazılarıma söylenenleri hakaret olarak görüyorum; sanki herkes aşağılıyor beni. "Kısa süreliğine gerçek olan gerçekler" ve "hayaletlerin önünde soyunmaya benzeyen mektuplar" hakkında düşünüyorum sık sık. Bazen melankolimin derecesi "Gri Ruhlar"ın anlatıcısını dahi geçiyor.,
Başımın ağrısı beni memnun ediyor çünkü bende, zihinsel acının fiziksele dönüştüğü izlenimi uyandırıyor.
"Black Swan"daki sahneleri kafamda tekrar edip duruyorum.
İnanın hayaletlerin öpüşlerinden daha az zarar veriyor.
Yürüyemeyecek kadar yorgunum.
Yine kendi kendimi aldattım. Niçin yanılıyorum?
Saat kaç?
Peki ya bu?
Onu hissettim. Kusursuzdu. Kusursuzdum.
-- Black Swan...
Ben mi?
Ben ölmedim ki...
.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen blog veya yazı hakkında yorum yapın. Önerileriniz daha iyisine giden bir yol olacak...