21 Mart, 2010

<< Başlıksız>>

Yazmazsam çatlarım dedikleri bu olsa gerek...

Elimdeki şeyi kaybettim. Aptallığım yüzünden hem de... Hızdan kaynaklanan aptallık; en az düşünce bulanıklı kadar zararlı olan, hayatı mahveden. Boş versenize...

Bir şey söyleyeyim mi; asla mutlu olmayacağız.
Sen bunları okuyup benden hesap sorduğunda ben yine sakinleşmiş ve hayallere yeniden inanmaya başlamış olacağım.

Ama şimdi, lütfen bırak da yazayım aklımdan geçeni; yazmazsam çatlarım çünkü...

Artık tanrıçan değilim. Artık "üstün" olduğuma inanmadığını biliyorum. Bir iltifat duymayalı kaç gün oldu biliyor musun?

Asıl mesele, ne diye senden iltifat duymak istiyorum?
Kimi kandırıyorum... Niye olduğunu biliyoruz. Sana bunu binlerce kez söyledim ve hepsinde "ben de" diyerek cevap verdin.

Bak sinirim geçti bile...
Güçsüzlük, korku, sensizlik belki de? Soluduğum havada bir şey var, şüpheye ve alınganlığın verdiği acıyı andıran bir şey... Hayır, ta kendisi!

Özür dilerim. Bir saat sonra yanına geleceğim ve yine uslu bir kedi gibi davranacağım.
Kedi (!) gibi...
Aklından geçenleri yazmak rahatlatır, yazarsın ve artık acı da zehir de kağıttadır.


Az önce yani bir kelime öğrendim. Oldukça ilginç (!) -bu ünlem ikinci oldu hayırdır inşallah...- bir sözcük, keyfimi yerine getirdi.
İki paragraf önce ağlamak üzere olan insan şimdi harika bir sessiz kahkaha atıyor... Açıkçası öyle komik bir kelime de değil hani, hatta bıraksan oturup ağlanacak şey benim için. Ama kelimeyi öğreniş şeklim komik geldi galiba...

Niye bu kadar saçmaladım?
Boş verin; yazdıklarımın yüzkarası, işte bu "Başlıksız" yazısı...
En azından kendime geldim - e bir de harika bir sözcük öğrendim- yetmez mi...

Bu arada;
iki S harfi. Tanrıça ünvanı olmadan da yaşamak mümkün, kraliçeler bile prenses ünvanıyla gömülüyorken aptal bir kral yüzünden, bu kelime için tatsızlık çıkarmaya değmez.
Ne de olsa alıngansın. Ve mızıkçı!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen blog veya yazı hakkında yorum yapın. Önerileriniz daha iyisine giden bir yol olacak...