Sizi yıllarca hapis tutan, gerçek dünyayı görmenize izin vermeyen şeylere, gerçekle aranızda duran “duvar”a aşık olmak mümkün mü?
Birkaç yıl önce ilginç bir olay kayda geçmişti: 19 yaşındaki bir genç kız 7 yaşından itibaren genç bir adam tarafından kuytu bir evin bodrumunda tutuluyordu. Ta ki polis gelip onu kurtarmaya gelene kadar. Ama dışarı çıkmak istemedi kız. Onu orada yıllarca hapis tutan adama aşık olduğunu haykırıp durdu. Sonunda ikna olup dışarı çıktığında onunla bir röportaj yaptılar. “Ona aşıktım! Bana çok iyi davranıyordu. Belki de tanıdığım tek insan olduğu içindir.... Ona neden aşık olduğumu bilmiyorum!..”
O zaman pek umursamamıştım olayı. Nedense az önce, sabahın yedisinde birden hatırlayıverdim. Böylesine iyi aklımda kaldığına şaştım doğrusu, kaç sene geçti o haberi izleyeli...
Aman neyse, niye bunları anlatıyorum söyleyeyim artık: Ben de beni hapsedenlere, kendi “duvar”larıma aşık olmuş olabilir miyim? Ya da: Aşık olduğum şeyler aslında birer “duvar” olabilir mi? Tabi beni bodrumda hapis tutan biri yok ama ya zihnim hapisteyse?
Yok, anlamıyorsunuz... anlatamıyorum ki size! Durun, açıklayacağım; anlarsınız o zaman...
Hani sizin için çok değerli olan düşünceleriniz vardır, asla bırakmazsınız onları, onlara çok güvenir, seversiniz , haz alır,mutlu olursunuz onlarla, her şeyiniz üstlerine kuruludur... Sizi bilmem ama ben böyle düşüncelere aşığımdır. Onlar olmadan yaşayamam. Attığım her adım onlar içindir, söylediğim her söz onların... Amacım,dayanağım onlardır. Onlardan başka kimseye güvenmem. Düşüncelerime ölesiye inanırım.
Sorun da burada zaten! Aslında sorun değil, içimdeki hainin fısıldayıp durduğu şeyler... Ne diyor biliyor musunuz:
“Ya şu arkasına saklandığın ‘harika’ fikirler aslında seni kısıtlıyor, zihnini hapsediyor, gerçeği görmeni engelliyorlar, küçük kız... Zavallı küçük kız, insanlara kızıyorsun gerçekleri kabullenmedikleri için ve sen de kabul etmiyorsun! Seni aptal, onlar seni hapseden duvarlar ve sen o duvarlara çarpıp yere düşe düşe delirmek üzeresin!”
O söylüyor bunu, o! [1] İçimdeki o katil kılıklı yaratık fısıldıyor bunları... Evet, fısıldıyor, zehir gibi bir sesle, utanmazca yanaklarımı okşayarak; bir yılan gibi parıldıyor gözleri... Ama yılanlara da güvenmek gerek bazen; doğru söylüyor olabilir mi?
Sonra haykırmaya başlıyor:
“Ama asla kabul etmezsin değil mi!.. Sen o duvarlara aşıksın! Acı çekmeyi o kadar çok seviyorsun ki...” devam ediyor ama duyamıyorum, bulanıklaşıyor zihnim... Beynimdeki katilin bulaştırdığı zehir geçmiyor ama...
Bütün hayatınızı insanlara inandığınız gerçekleri göstermek için mahvetseydiniz ve aslında gerçeği görmeyenin siz olduğunuz ortaya çıksa nasıl bir çöküş yaşardınız?..
Ama hayır,inandıklarım doğrudur benim!Yoksa...Hayır, hayır.... Onlar bizi ayakta tutuyorlar, nasıl yanlış olabilirler! Asla kabullenmeyeceksin, asla! Çünkü doğrudur düşündüklerim... Duvarlar! Duvarlar! Zavallı küçük kız... Sus! Sus artık... Dayanamıyorum!.. İçinde bir deliyle yaşamak nasıl bir şey biliyor musun?! Ağlama küçük kız... Acını paylaş. Hafifleyecektir. Pis yılan! Sus artık seni pis yılan!.. Ben senin tek dostunum... Bana yılan dersen, onlar seni yine eskisi gibi satıp gittiklerinde kim kalır yanında? Bir tek ben ihanet etmem, küçük kız, bir tek ben...
[1] Dostoyevski; Karamazov Kardeşler
aslında bu kendi kendime çok yaptığım bir şey, zihnimde iki farklı kişilikle konuşmak. ama inanın bu en az acı verenlerden biri; zihnimdeki katil o kadar acımasız ki...
YanıtlaSilBir dostum söylemişti çamurda yuvarlanmaktan keyif aldığımı. Bir şeylere inanıyor, o şeyler üzerinden hayaller ve sistemler kuruyor, kurduğum hayallerin gerçek olduğunu söyleyerek o şeylere daha fazla inanıyordum. Duvarımın üzerindeki resimlerde görüyordum düşüncelerimi. Orada işte. Gerçekliğin içinde gördüğüm şeyler kafamda. Ne gibi bir hata olabilir? "Eğer ki" diye söze başlıyor sonra "bir hata varsa, o hatayı görmek için daha yakından bakman gerekmez mi?" Resme yaklaşıyorum ardından. İnandıklarımın doğru olduğunu görmek istiyorum. Kendime değil, içimdekine kabul ettirmek amacım. Duvara çarpıyorum ve yerde kendi kanım içinde debelenirken kahkaha atıyorum. Başıma gelenler değil benim eğlencem, duvara çarptıktan sonra yitirdiğim aklım söylüyor ki"sen haklıydın". İnançlar, hepsi doğruydu.
YanıtlaSilDuvardaki resme duyduğum aşk aslında o duvarı yaratsa da cevabım evet, bir duvara aşık oldum. Bu mümkün.
Senin aksine ben, içimdeki o yaratık olduğuma inanıyorum. Onun karşısındakiyse benden farklı birisi.
Okin
bu çok...
YanıtlaSilbüyüleyiciydi.
not: twitter.
Duvara çarpıyorum ve yerde kendi kanım içinde debelenirken kahkaha atıyorum. Başıma gelenler değil benim eğlencem, duvara çarptıktan sonra yitirdiğim aklım söylüyor ki"sen haklıydın.
YanıtlaSilbuna bayldım